Yaratıcı Bir Çocuk Yetiştirmek
Hepimizin günlük yaşamdaki sorunlara çözüm bulmak için yaratıcılığa ihtiyacı vardır. Tam evden çıkmak üzereyken üzerimize dökülen meyve suyu kısa sürede yepyeni bir kombinasyon yapmamızı gerektirir. Arabanın arkasında sıkılan çocuğumuz için ise uğraşabileceği bir etkinlik önermek yine yaratıcılık içerir. Yaratıcılık bir problem çözme yöntemidir ve biz ona her gün ihtiyaç duyarız. Okul öncesi dönem çocukta yaratıcılığın gelişimi yönünden önemlidir. Hepimiz çocuklarımızın zihinsel ve yaratıcı potansiyellerini erken dönemde keşfetmek ve ulaşabileceği en üst noktaya kadar kullanmalarını sağlamak ister. Akademik yönden iyi olmak şüphesiz ki çocuklara tüm hayatları boyunca pek çok avantaj sağlamaktadır. Fakat bundan daha önemlisi, doğal merakını ve araştırma sevgisini yaratıcılık için yol gösterip desteklemektir. Bu yolla çocuğun yaşamı boyunca öğrenmeyi, üretmeyi istemesini ve aldığı keyifle yeni şeyler yaratmaya motivasyon sağlayabiliriz.
Yaratıcılık için elimizdeki en önemli şey kavramlardır. Kavramlar nesne, olay, hayvan veya insanları bazı özellikleri ya da sahip oldukları bireysel özellikler temelinde gruplama veya sınıflamanın yoludur. Prototip kuramına göre bizler bir nesnenin ortalama özelliklerine (prototip) dayanarak yarattığımız zihinsel görüntü ile kavram oluştururuz. Böylece yeni bir nesneyi tanımlamak için nesneler, insanlar veya hayvanlara ilişkin hâlihazırda deneyimlerimiz temelinde oluşturduğumuz prototiplerle eşleştirir zamandan ve depodan kazanırız. Yaşamın 10-16. aylarında çocukların çoğu kavram oluşturuyor, farklı canlıları doğru tanımlayabilip sınıflandırabiliyor (Quinn, 2002). Özellikle yakın çevredeki nesne ve eşyalarla ilgili kavramsal anlayış gözlenir (Mareschal ve Quinn, 2001). Yaşamın 5. yılında ise, dil gelişiminin gelişimi ile beraber çocuklar nesnelerin özellikleri- ağırlık, doku, renk, tat- gibi daha karmaşık kavramlar oluşturmayı öğrenir (Quinn, 2002). Özellikle yaşamın ilk 6 yılında edinilen sözcük ileriki yıllarda okuma-yazma gibi temel akademik becerilerden tutun da öğrenme motivasyonuna kadar tüm düzeylerde etkilidir. Kavramlar dünyayı mantıklı biçimde algılamamızı sağlar. Bilgileri düzenler, yeni baştan öğrenmeyi engeller ve yaratıcı düşünmenin temel taşlarıdır.
Yaratıcılığın ölçümü kolay değildir, çünkü pek çok farklı alanda kendini gösteren bir özelliktir. Psikologlar objektif problem çözme görevleri kullanmakla beraber, yakınsak düşünce testlerinin geçerliğinin yüksek ve ıraksak düşünce testlerinin geçerliliği ise yüksek değildir. Her zeki yaratıcı değildir (Sternberg ve O’Hara, 2000). Yaratıcı bireylerin klasik zekâ testleri ile ölçülen ZK ile aralarında tutarlı ve güçlü bir ilişki bulunmamaktadır. Bununla beraber, zekânın klasik zekâ tanımının modern yaklaşımcılar tarafından “alana özel” tanımlanmasıyla zekâ-yaratıcılık ilişkisi daha net ortaya konmuştur. Yaratıcı düşünmeyi ve deneyimlerden öğrenme becerisi gereken problem çözme becerilerinin kullanıldığı muhakeme özel bir zekâ türü olarak tanımlanmıştır. Yaratıcı bireylerin diğerlerine göre farklı bakış açısından baktıkları için özellikle “tek bir yanıtın” gerekli olduğu görevlerde «yanlış» yanıt verebileceklerine dikkat çekilmiştir. Okul öncesi dönem bizler gibi zihinsel kalıpların değiştirilmesi gerektiren bir dönem değil aksine, zihinsel becerinin henüz kalıplaşmadığı yaratıcı düşünme için çok önemli bir fırsattır.
Peki, yaratıcı kişiler nasıl düşünür ve davranır? Çoğu belli bir alanda yaratıcıdır. Örneğin ünlü bir ressam genellikle aynı zamanda ünlü bir astrofizikçi değildir. Yaratıcı kişiler zihinlerinde kavram ve ilişkilerini tersine çevirebilir, farklı bakış açısı geliştirir, zihinsel imgeleri becerikli biçimde kullanır ve “neden öne doğru yürüme eğilimimiz vardır?” gibi sıra dışı sorunlarla uğraşmayı sever. Kişisel özelliklerini ele aldığımızda yaratıcı bireyler bağımsız, sebatkâr, sıra dışı, risk alan, özgüvenli fakat işlerine odaklandıkları için diğerlerinin ihtiyaçlarına duyarsız olabilirler. Bu bireylerin içsel güdülenme düzeyleri yüksektir, sorun zorsa güdülenir-başarının getirdiği tatmin duygusunu yaşarlar. Ellerindeki sorun üzerinde 10 sene boyunca uğraşabilirler.
Madem yaratıcılık güzel bir şey o zaman yaratıcı nasıl bir çocuk yetiştiririz? Evdesiniz ve size sıkıldığını söylüyor, sizin gözleriniz parlasın çünkü zekâ gibi yaratıcı fikirler de kullanıldığı zaman gelişir. Beş dakika gözlerinin içine bakarak neden sıkıldığını anlamak için sorular sorun ve öneriler üretmesini destekleyin. Sizin önerilerinizdense kendi önerilerini uygulamak her zaman daha yaratıcı düşünmesini destekler. Bebekliğinden itibaren “sevgi ve özen” ile kitap okuyun çünkü çocuğunuzun bilgiye ulaşmayı sevmesi onun yaratıcılığını destekleyecektir. Edebiyatın ve sözel dilin renkli dünyası ona iletişim ve hayal etme ile ilgili pek çok yeni yol sunacaktır. Mümkün olduğu kadar yapılandırılmamış malzemeler kullanarak oyun oynayın çünkü oyun, -mış gibi yapmak duygularıyla başa çıkma, diğerleriyle geçinme gibi becerileri öğrenmesi için olduğu kadar yaratıcılık için en yararlı yollardan biridir. Onun beden ve ruh sağlığını koruduğundan emin olduğunuz sürece denemesine ve yanılmasına izin verin çünkü başarısızlık başarıdan daha çok şey öğretir. Başarısızlık benliğimizi olumsuz biçimde etkilemez, asıl tehlike hiçbir zaman başarısız olamayacağımızı sanmaktır. Onun için yapabileceklerimizin en önemlisi ise birlikte eğlenmektir çünkü en yaratıcı fikirler keyif aldığımız zamanlarda oluşur.
Dr. Ahu Öztürk
Özel Biliş Anaokulu