Okul Öncesi Eğitimin Önemi
0-7 yaş ; gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. Bu süreçte verilecek eğitim , sağlığa verilen önem kadar değerlidir. Yapılan araştırmalarla , erken çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük bir kısmı yetişkinlik döneminde bireyin ; tavır , alışkanlık , inanç ve değer yargılarını biçimlendirmektedir. Kişiliğin temellerinin atıldığı bu dönemde çocuğun sağlık , bakım ve beslenme gibi gereksinimleri karşılanırken , aile ve yakın çevresi ile kuracağı olumlu duygusal bağlar , onun etkin birey olması sürecindeki vazgeçilmezidir.
Çocukta doğumdan itibaren başlayan öğrenme sürecinde ; aile ve yaşadığı çevre birinci derecede önemlidir. Çocuktaki potansiyelin işlenebilmesi ve sergilenebilmesi için uyarıcı ortamlara gereksinim vardır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışan anne sayısındaki artış, değişen sosyal ve ekonomik yapı , ailelerin bilimde ve teknolojideki gelişmelerin hızına yetişmesi ve olanaklarını doğru zamanda çocuğa sunmakta zorlanması ; sosyal - duygusal bir varlık olan insanın eğitimini ve yaşıtlarıyla ilişki kurmak ihtiyacını karşılamak görevini okulöncesi eğitim kurumları üstlenmişlerdir.
Nitelikli okulöncesi kurumlarda yapılan bir grup çalışmada kuruma devam eden çocukların böyle bir deneyimi olmayan çocuklara göre sosyal yeterlilik , yetişkin ve akranlarla ilişkilerde daha başarılı oldukları bulunmuştur. ( Anderson , 1989 ; Cochran , 1977 ; Howes ve Olenick , 1986 ) Bunun yanı sıra , okulöncesi kurum deneyimi olan çocukların kazandıkları olumlu sosyal beceriler çocukluk ve erginlik gibi daha sonraki yaşlarda da süreklilik göstermektedir. ( Clarke- Steward ve Allhusen , 2002 ) Benzer biçimdeki bulgular uzun vadede çocukların bilişsel , dil , akademik beceri , öğretime devam etme süreci , sınıf tekrarında azalma , suç oranındaki düşme gibi değişkenler üzerinde nitelikli okulöncesi eğitim ve erken çocukluk dönemindeki müdahale programlarının olumlu etkilerini bildirmiştir. ( Campbell & Ramey, 1994; Kağıtçıbaşı ,1997; Kağıtçıbaşı , Sunar&Bekman,2001;Kaytaz,2005)
Ülkelerin eğitim politikaları çağdaşlık düzeylerinin aynasıdır. Ülkemizin eğitim ve öğretimde çağdaş ülkeler arasında yerini alması için nitelikli okulöncesi eğitimine önem verilmesi ve gelişimi için olanakların zorlanması gereklidir. Özellikle aile ortamında yeterli gelişme olanağı bulamayan çocuklara ulaşmanın yolları aranmalıdır. Erken dönem özellikleri ve eğitim ilkeleri konusunda toplumu bilinçlendirmek gerekmektedir. Sivil toplum örgütlerine,eğitim alanında faaliyet gösteren tüm kurumlara,basın yayın organlarına bu konuda sorumluluk düşmektedir. Anneleri eğiterek çocukları nitelikli yaşama kavuşturmak ve 3-6 yaşı zorunlu eğitim içine alınmasını amaçlayan girişimler zaman kaybetmeden başlatılmalıdır.
Erken çocukluk dönemine ait ; ülkemizde kanun ve yönetmeliklerle kurulu eğitim ve bakım kurumları olduğu gibi , ( anaokulu , anasınıfı , kreş ve gündüz bakım evi ) kavram kargaşasına yol açan bazı kuruluşların da ( çocuk kulübü , çocuk evi , yuva , hazırlık sınıfı ,önokul , çocuk akademisi , çocuk aktivite merkezleri vb. ) yasal sınırları, işlevleri , personel nitelikleri, standartları belirlenmelidir. Standartlar resmi ve özel kurumlar için esnetilmeden uygulanmalıdır. Yapılan araştırmalar bilişsel , duygusal ve sosyal gelişimlerinde , kreş , anaokulu yaşantısının etkileri konusunda birbirine ters yönde bulgular sunmakta , bir grup araştırmacı elde edilen bulguların birbirine zıt olması konusunda okulöncesi kurumun kalitesinin önemli biçimde bu farklı sonuçları etkilediğini vurgulamaktadır.( akt. Micozkadıoğlu ve Kazak Berument 2003 )
Ülke genelinde ne kadar çocuğun kurumdan yaralandığından ziyade , ne kadar çocuğun nitelikli eğitimden yararlandığı önemsenmelidir. Unutmamak gerekir ki ,erken çocukluk dönemi eğitimi için yapılacak yatırımlar ülke geleceğinde getirisi en yüksek yatırımlardır.
İnsanlığın , çocuk yüreğindeki sıcaklığı , çocuk gözündeki pırıltıyı söndürmemesi dileğiyle.
Ahu ÖZTÜRK
Gelişim Psikolojisi Uzm. Dr.
Biliş Anaokulu